Kimler Geldi Kimler Geçti

Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Filmler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Şubat 19

Black-Siyah

Dün gece izlediğim film hayatımda izlediğim en dramatik filmdi.Esaretin Bedelini de çok sevmiştim.Gözyaşlarımı tutamamıştım.Ama bu başka abi ya.Neredeyse izlemeye doyamadığım filmleri geçecek durumda o derece yani :p Size empati yapmayı öğreten halinize şükretmenizi daha iyi anlatan bir film yok.O kadar!Sinirlendirmeyin beni yahu.
Filmin afişi budur ağalar.




Adı ne mi?Black.Siyah yani hepiniz biliyorsunuzdur bunu ehe ehe. 


Film Hindistan yapımı.Hep böyle bir küçümseyerek bakardım Hint filmlerine.Ya küçümseme değil de ne bileyim böyle sürekli saçma saçma dans eden insanlar canlanırdı gözümde Hint filmi deyince.Ama artık öyle bakmıyorum.3 idiots ve bu filmden sonra hayır.3 Idıots'a bayılmıştım ya o ne güzel senaryodur öyle.O ne güzel oyunculuktur kardeşim.Bu filmde öyle.Oyuncular harikaydı.Özellikle Michelle'nin küçüklük halini canlandıran kıza hayran kaldım.Çok beğendim.Çok etkilendim.Anlayın artık be çok iyi işte!


Gelelim özetine: 

Hayatını karanlıkta yaşamaya mahkum sağır ve kör biz kızın,öğretmeni sayesinde hayatın abecesini öğrenmesinin konu edildiği,dram yönünün sömürülmeyip sadece ortaya konulduğu,sürükleyici ve izlenesi bir eser.(Burada kesinlikle haklılar)Kızlarına belli kalıpların içerisinde baktıkları için başarılı olamayan bir aileye,öğretmen bakış açısının bolluğuyla karşılık veriyor ki  bu sayede imkansızı -bu da asla öğrencisine öğretmediği bir kelime- başarıyor...


Evet bu sinemalar.com daki yorum girip sizde oradan okuyabilirsiniz.Ama bence yeterli olmamış.Yani daha güzelce anlatsalarmış daha çok ilgiyi çekebilirlermiş filme.Çünkü gerçekten çok kaliteli bir film.Hakkının yendiğini düşünüyorum.

Neyse ben geleyim film hakkındaki düşüncelerime.


Bir anne baba düşünün.
Çocukları oluyor.Ne kadar sevindiklerini düşünün.
Sonra çocuklarının dünyanın güzelliklerini göremediğini ve hiçbir zaman bir kuş cıvıltısını duyamayacağını düşünün.Yani kendinden bir parça olan biricik kızı sağır ve kör.Adı da Michelle.
Onun kapkaranlık dünyasında hapsolduğunu düşünün.Onu anlayamadığınızı ve onun sizi anlayamadığını düşünün.
Çocuğunuzun yemekleri vahşi bir hayvan gibi yediğini etraftakilere saldırdığını kendine zarar verdiğini düşünün.
Bir de çocuğun yerine koyun kendinizi.Herşey karanlık ve herşey sessiz.Nasıl hissedersiniz?
Şu sahnede çok etkilenmiştim.Ailesi kızına çan takmıştı bir inek gibi.Nerede olduğu belli olsun diye sonra öğretmeni çanı hemen çıkarmıştı.Çocuğunuza insan gibi muamele göstermezseniz insan gibi davranmaz demişti.


Bu arada öğretmen kızı eğitmek için gelen kişi.Ama çok değişik bir eğitme tarzı var.Biraz şiddetli.Ama şiddet dediğim kızı dövmüyor yani.Neyse işte bu ailenin hoşuna gitmiyor tabi.Baba adamı kovuyor.Sonra baba iş seyahatine çıkıyor ve 20 gün evde olmuyor.Bu sırada öğretmen gitmiyor.Bana 20 gün verin ona kelimelerin anlamını öğreticem diyor anneye.Annesi ikna oluyor en sonunda.Ama öğretmenin bir şartı var.20 gün boyunca kızını görmek yok.Adam başlıyor buna öğretmeye.Her nesneyi getiriyor.Ona dokundurtuyor ve avcunun içine işaret diliyle yazıyor.Ama kız anlamıyor tabi ilk başta.Sonra annesi süre doldu öğretemedin üzgünüm yarın kocam geliyor o yüzden yarın sabah gitmiş olmalısınız diyor.Sabah oluyor kızı alıyor.Annesiyle öğretmen konuşurken baba geliyor.Hemen gidin bu evden filan diyor.adam eşyalarını topluyor.Sonra kız yine yemeyi eliyle bir hayvanmış gibi yiyor.Ben sana ne öğrettim diyerek koşarak merdivenlerden inip kızı sarsıyor filan düzgün yemesi için..O sırada kız bu adamın üzerine sürahideki suyu döküyor.Burada çok güldüm.Adamın yüz ifadesi çok komik ama :D Adam ben sana gösteririm şimdi suyu diyip bunu bahçeye çıkarıyor ve çeşmeye atıyor kızı.Sonra kızın ilk öğrendiği kelime su oluyor.Daha sonra herşeyi öğretmeye başlıyor.Üniversiteye bile gidiyor kız öğretmeninin sayesinde ve kendi azmiyle.Sonra bir gün öğretmeni gidiyor.Michelle(kızın adı) yıllarca onu arıyor.En sonunda çeşmenin orada buluyor.Ama hiçbirşey hatırlamıyor öğretmen.Bu sefer kız ona herşeyi öğretiyor.İlk öğretti kelime de su :) Öyle yani biraz uzun anlattım galiba.Ama izleyin lütfen izleyin lütfeeen:)




Gelelim film hakkında genel bilgilere.
Filmin adı :Black
Yapımı:2005 Hindistan
Tür:Dram
Süre:122 dakika
Yönetmen:Sanjay Leela Bhansali
Oyuncular:Rani Muckherjee,Amitabh Bachchan,Nandana Sen,Ayesha Kapoor,Sillo Mahava,Chippy Gangjee,Arif Shah,Kenny Desai,Jeroo Shroff 
Senaryo:Sanjay Leela Bhansali 
İmbd puanı :8.0



Cumartesi, Haziran 11

Umarım Pasific Hayallerimdeki Kadar Mavidir...

Evet filmin sonuna doğru söylenen cümle en can alıcı cümlelerdendir.Umarım Pasific hayallerimdeki kadar mavidir.Umarım...Ve her zamanki  gibi Morgan Freeman muhteşemdi! Ve filmde andy'yi canlandıran Tim Robbins'e diyecek bir sözüm yok zaten.Filmin sonunda değil başında bile etkilemişti beni sakinliğiyle üstün zekasıyla.Sonunda ise yok artık be adam sende! dediğiniz bir an yaşıyorsunuz.Sonra hayretle açılan ağzınızı kapatmayı da unutmayın.(Espriydi bu ehe,eheh) Daha fazla konuşulacak birşey bulamıyorum ben.Filmin ismiyle filmin alakası olmayan filmler var bilirsiniz işte bu onlardan değildi.Bundan sonra arkadaşlara tam gaz düvenmeye devam:* Son olarak filmin müziklerinden:



Ve son olarak da fragman.Fragmanı da filmin kalitesini açıkça belli ediyor.Yine de tercih sizin.İyi seyirler:)

Cuma, Haziran 10

Esaretin Bedeli

Esaretin Bedeli:
Tesadüfen internette öylece gezinirken bu filmi tekrar gördüm ve sizinle paylaşmaya karar verdim.
Filmin afişini görünce filmle ilgilenmemek mümkün birşey değil zaten.Morgan Freemandan bahsettiğimi çoğu film kurdu anlamıştır.Bu adamı öylesine seviyorum ki bir ara googledan morgan freeman filmleri diye aratıyordum.Bendeki yeri ayrıdır.En çok aşık olduğum filmi ise Kır Zincirlerini.O filmin yeri ise apayrıdır bende.Morgan Freeman usta bir oyuncu.Hem de bu filmi arkadaşlarımdan o kadar çok duydum ki izlemezsem sanırım beni dışlayabilirler.(Birşeycik yapamazlar:)) Her seferinde boş zamanımda izleyeceğim dediğim bu filmi hep erteleyip durdum.Sonuç olarak şimdi izliyciiim ve sizlerle sonra yorumumu açıklarım.Aslında filmi izlemeden yorum yapmayı sevmem ama arkadaşlarıma güveniyorum.Böylesine bir başyapıt kesin izlenmeli diye de yazmış bir arkadaş forumuna.İyi de yapmış.İzleyelim bakalım.Ha bu arada konuusu: n İyi Film, En İyi Oyuncu ( Morgan Freeman) dahil 7 Dalda Oscar Ödülü Adayı olan bu muhteşem filmde, umut, arkadaşlık ve yüksek korumalı bir hapishaneden kaçışın olağanüstü hikayesini bulacaksınız.Karısını ve sevigilisini öldürmekten iki kez idama mahkum edilen Andy Dufrense (Tim Robbins) 1947 yılında Shawshank hapishanesine gönderilir. Sakinliği ve olaylar karşısındaki dayanma gücü ona kısa sürede saygınlık ve hapishane tamiratçısı Red (Morgan Freeman) ile güçlü bir arkadaşlık kazandırır. Ayrıca bankacılık tecrübeleri sayesinde hesaplardaki açıkları kapatmasıyla gardiyanlar ve cezaevi müdürü arasında popüler biri haline gelir. Andy’nin haksız mahkumiyetindeki bu sabırlı tutumu özgürlüğüne ulaşma ve kaderini değiştirme yolunda en önemli anahtarı olacaktır.
Bence siz de izleyin derim! İyi seyirler:))



Perşembe, Haziran 9

August Rush (Kalbini Dinle)

Yukarıda gördüğünüz filmin afişi.Ben zaten afişini görünce filmi çok merak ettiğim için izlemeye başladım
Filmin özeti bu: Yetenekli ve karizmatik İrlandalı gitarist ile genç ve güzel çellist New York'taki Washington Square'de karşılaşırlar, ancak bu sıradan bir gece değildir. Büyülü anlar yaşayan ikili bir süre birbirlerinden ayrı düşeceklerdir. Ancak onları ufak bir çocuk bir araya getirecektir: Küçük bir yetim olan August Rush sokaklarda kendi müziğini yapmakta ve sihirli bir güç tarafından korunmaktadır. Küçük August yeteneğini giderek herkese kanıtlamaktadır.
www.sinemalar.com
Ama bence hakettiği gibi bir özet olmamış.
Benim film hakkındaki düşüncelerim ise şöyle: Müzik.Müziği böyle harika bir film daha izlememiştim.Müziği hissedebilir misin sen? Kaldırımda yürüyen insanların ayak seslerinde, yoldan geçen otobüslerin çıkardığı seslerde, rüzgarda hafifçe sallanan başakların çıkardığı seslerde,yıldızlarda,içinde... İşte Kalbini Dinle böyle bir film.Baş rollerde dünya tatlısı Freddi Highmore olmak üzere Keri Russell Jonathan Rhys ve son olarak da tabiki usta oyuncu Robbin Williams.Hepsi o kadar ustalıkla ve tabiki ustalığın yanında öyle tatlı oynamışlar ki size müziği en derininizde hissettirmeyi başarmışlar.Müziği içinde hissedenlerin kesinlikle izlemesi gereken bir film.İzlediğinizde hemen bir enstruman çalmak isteyeceksiniz.Tabi müziği hissettiyseniz!İzledikten sonra bıkmadan tekrar tekrar izleyeceğiniz bir film.Benim 5. izlemem oldu sanırım.İzledikçe bağlanıyorum ve ağlıyorum...

Bu filmi o kadar çok seviyorum ki hakkında konuşmadan da duramıycam.Film 2007 yılında yapılmış.Ama ben tabiki bu filmi geçen sene izledim yani 2010da.İmdb puanı ise 10 üzerinden 7.5.Bana kalırsa 8 verilmeliydi.Çünkü öyle güzel anlatılıyordu ki herşey.Film insanın içine dokunuyordu.Üstelik bir tane de oscar ödülüne aday gösterilmiş bir film.Gelelim karakterlere.
Yukarıda gördüğünüz afacan bu filmde başrol oyuncularından biri. Gerçek hayattaki ismi Freddie Highmore filmdeki ismi ise August.O kadar tatlı canlandırmış ki rolünü hayran kalmamak imkansız bu genç yeteneğe.İzlediğiniz zaman keşke bende böyle çalabilsem diye düşünüyorsunuz içinden.O müziği dinleyen biri.Her duyduğu şeyi hisseden ve müziğin onu ailesine götüreceğine tüm kalbiyle inanmış...Ve haklı da.
Yukarıda gördüğünüz bayanın gerçek ismi Keri Russel.Keri bu filmde çello çalan genç bir bayanı canlandırıyor yani bir çellist. Augustun annesi rolünde.Kendisi de büyük bir yetenek.
Bu gördüğünüz Jonathan Rhys. Filmde yetenekli ve karizmatik bir gitaristi canlandırıyor. Ve gerçekten de karizmatik:) Sesiyle de büyülüyor insanı...
Herkesin bildiği gibi Robin Williams.Robin Williams'ı o kadar çok seviyorum ki bu filmde de hayranlıkla izlediğim bir kişi.Filmde yetim çocukları sahiplenmiş ve onlara sokakta ensturuman çaldırtarak para kazanan birisini canlandırıyor.
İşte böyleeee!Usta oyuncular hepsi de . Gelelim son sahneye.Tatlı mı tatlı bir son olmuş bu film.Son sahnesinden bir fotoğraf

Ve filmden sevdiğim bazı kareler:



Ve son sahne:



İşte bu haftanın filmini de paylaşmış bulunmaktayım :)